Bozcaarmut Göleti Kamplı Tur

2013 yılının ilk kamplı bisiklet turunu Bilecik iline bağlı Bozcaarmut Köyünden adını alan gölete yaptık.
Bu mevkiye iki farklı güzergahtan gidilebiliyor. Bilecik-Pazaryeri-Kınık üzerinden veya Bozüyük-Bursa istikametine giderken 22.km de Aksutekke köyünden toprak yola girerek 10km kadar gittiğinizde ulaşabilirsiniz. Haritayı detaylı incelemek için >> http://goo.gl/maps/Em3fJ

Cumartesi sabah 9:30 da Onur`la buluşacaktık ama benim yüzümden hayli geciktik. Çanakkale turu dönüşünde elim bir dikkatsizlik sonucu kendi arabamla ön jantımın üzerinden geçmişim ki bunu c.tesi sabah bisikleti hareket ettirene kadar anlamamış olmam da ayrı bir konu.

Bu saçma durumu kısaca anlatmak gerekirse, Çanakkale turu dönüşünde Eskişehir merkezde diğer arkadaşlardan ayrılıp kendi aracımın arka koltuğuna bisikleti yerleştirdim lakin ön tekeri arabanın sağ tarafına yasladığımı unutup hareket ettim,eve gidip bisikleti arabadan indireceğim sırada ön tekerin olmadığını fark edip geri döndüm ve baktım ki sabahın 5`inde kimseler olmadığı için ön jant neredeyse yolun ortasında duruyordu, elimle çevirdiğimde bir aksaklık fark etmedim ve eve geri döndüm bisikleti balkona yerleştirdim ve c.tesi sabaha kadar da binmedim.
C.tesi sabah durumu fark edince yaklaşık bir buçuk saat jantla uğraşıp çok iyi olmasa da yolda sıkıntı çıkartmadan gidecek kadar akortunu yapıp yola çıktım.

Onurla buluşup yola çıktığımızda öğlen olmuştu. Eskişehir çıkışında bir kaç fotoğraf aldıktan sonra Bozüyük`e kadar sadece bir sefer kısa bir duraklama yaparak devam ettik.

Eskişehir çıkışında fotoğraf molamız.
Yolda sıcaktan dolayı Onur üzerindekini çıkartmak için duruyor, ben zaten kısa kol ile yola ıkmıştım. Cumartesi hava çok güzeldi ama Pazar günü bu güzelliğin acısını çıkarttı tabi ki :)
Fırsattan istifade edip hemen birer fotoğrafımızı alıyoruz.


Bozüyük`te Mutfak Restorantta karnımızı tıka basa doyurduk (daha sonradan olması gerekenden fazla yediğimizi yolda anladık) :)  ayrıca Mutfak Restorantta çalışanlar bizi yabancı turist sanmışlar, biraz muhabbet ettikten sonra Bozüyük ilçesine bağlı olan memleketim Dodurga`lı olduğumu söyleyince tüm cazibemiz gitti :) Yemek faslını geçtikten sonra; geç kaldığımız için oyalanmadan ve çay bile içmeden akşam için erzağımızı da alıp 16:00 da yola çıktık.

Bozüyükten sonra Bursa yoluna çıktığımızda karşıdan güzel güzel esen rüzgara rağmen fazla yıpranmadan ama olması gerekenden daha fazla yorularak soluğu Muratdere köyünün kahvesinde aldık, fazla yediğimiz yemekleri soda takviyesiyle hafifletmeye çalıştık, bir bakıma da başardık diyebilirim. Ayrıca Muratdere`nin suyu şahane, yolunuz düşerse muhakkak durup köy kahvesinin hemen yanındaki çeşmeden buz gibi akan sudan nasiplenin.

Muratdere Köyü Kahvesi Muratdere Köyü Kahvesi Frig Turunda; Midas Şehrinde bulunan su sarnıcının 10 metre aşşağısındaki çeşmeden akan su 1. sırada Muratdere Köyündeki su 2. sırada. Turlarda içtiğim en güzel ve lezzetli suların listesini tutuyorum. Şuana kadar ilk 10`a giren sadece bu ikisi oldu :)

Ayrıca Onur`un saçlarından dolayı yol boyunca Salih Uçan`a benzetilmesi de ayrı bir mevzuydu. Eskişehir`de, Bozüyük`te ve son olarak da Muratdere Köyünün kahvesini işleten abimiz de Salih Uçan muhabbetine girince Onur isyan bayraklarını çekip Salih Uçan`dan önce de saçlarım böyleydi arkadaş demeye başladı :)

Muratdere köyünde ihtiyaç molamızı da verdikten sonra 17:30 da hareket ettik. Muratdere köyünü geçtikten sonra tahmini olarak 2-3 km arası %6 eğimde tırmandıktan sonra iniş başlıyor ve mezitlerin başında Aksutekke köyünü geçtikten 20 metre sonra yol sağa dönüyor. Biz bu sağa dönen yolu gördüğümüzde açıkcası korkmadık değil, bildiğin eşşek çatlatan bir yokuş ve dağların içerisine giriyorsun ki devamının nasıl olduğunu bilmediğimiz aksi gibi ilk defa yükselti haritasını çıkartmadığım bir rota :)
 Muratdere Köyünün kahvecisi bizi bu yol için uyarmış, hatta şöyle bir diyalog geçmişti aramızda
Kahveci: Oranın yolu diktir çıkabilecekmisiniz
Onur: Sence çıkamazmıyız?
Ben: Çıkarız çıkarız ne olacak sanki
Kahveci: :)
Onur: Buralara kadar geldik bisikletle oraları da çıkarız
Kahveci: Valla ne bileyim, bisiklet sürdüğümüz mü var, ben uyarayım sizi de, siz bilirsiniz
ve biz bu yokuşu gördüğümüzde aklıma İznik turundayken Osmaneli`nde yemek yediğim mekanın sahibi ile benzer bir diyalog yaşamıştım yine aynı turun dönüşünde İznik`ten Yenişehir`e giderken benzer bir diyaloğu evinde beni misafir eden "Yaşa" amca ile yaşamıştım. Her ikisinde de çıkarız elbet dediğimi hatırlıyorum ve 10km zorlu tırmanışları 2 saatten fazla bir zamanda fazlaca yorularak aldığımı hatırladım.
Yine Onur`la Bozüyük`ten dönerken Metris Tepeye hiç çıkmadık çıkalım diye plansızca girdiğimiz yolda köyden geçerken köydeki amcalar yolun dik olduğu konusunda uyarmışlardı ve yol gerçekten çok dikti.

Tüm bunlar kafamızın içerisinden geçip dilimize dökülünce bir karar aldık Onur`la, bundan sonra ya amcalara yol durumunu sormayacağız ya da uyarıları dikkate alacağız.

Eşşek çatlatan yokuş :) Bu yola girdiğimizde saat 17:50 yi gösteriyordu ve Onur "yine" bana söylenmeye başladı;
-Klasik Eser yolu,
-Kim bilir nereye gidiyoruz, nerelere soktun bizi,
-Bu yol bitmez :) vs...
gibi serzenişlerine mecburen katlanarak yolumuza devam ettik. Yolun başlangıcında ufak bir tabelada "Bu yoldan Superonline fiber optik kablosu geçmektedir, izinsiz kazı yapılamaz" yazıyordu.
İlk ciddi yokuşları çıktıktan sonra gördüğümüz tabelada durduk, bizim gideceğimiz yere tabela yoktu ama biz biliyorduk nereye gideceğimizi.

 "Yolun manzarası şahaneydi her yerimiz ağaçlık, kimi ağaçlar yeşermiş, kimi ağaçlar çiçek açmış ve kimi ağaçlar daha yeşermemişti, 3 mevsimi bir arada yaşıyordu doğa, yolun tamamının toprak olması ve hiç araç trafiği olmamasından dolayı da son 10km yorucu ve tırmanışlı olsa da inanılmaz keyifli bir yolculuk oldu. Çevremizden akan ufak ufak derelerin çıkardığı su sesi, trafik ve şehir gürültüsünün hiç olmaması, farklı farklı kuşların değişik nağmelerde ötüşleri keyfimize keyif kattı. Üzüldüğümüz tek nokta vakitsizlikten dolayı bu yolun tadını doyasıya çıkaramamak oldu."




Bu noktadan sonra eğim azaldı %2-3 gibi bir eğimde yaklaşık 3-4km kadar yol aldık, bu arada saat 18:30 olmuştu. Tırmanışın sonlarına doğru hem yola geç çıkıp devamlı performanslı yol aldığımızdan, hem eğimin daha da dikleşmesinden, hem de gideceğimiz yere iyice yaklaşmamızdan dolayı üzerimize çöken rehavetten kaynaklı yorgunluk ve bıkkınlık vücutlarımıza karabasan gibi çökmeye başladı :)
Tüm bunlara rağmen tırmanışı bitirip 1-2km iniş yaptıktan sonra nihayet Bozcaarmut Göletine vardık.
Gölete vardığımızda oldukça şaşırdık, piknik yapmak için yapılmış çardaklar, ateş yakmak için yapılmış ocaklar ve çimenlik geniş alan beklemediğimiz güzel sürpriz oldu. Gölete vardığımızda saat 19:10 u gösteriyordu, bu demek oluyordu ki havanın kararmasına yaklaşık yarım saat kalmıştı ve bizim her şeyi hava kararmadan halletmemiz gerekiyordu.







Gölete girişte dere ve göletin birleştiği yerde açdır kurmak için oldukça uygun düz ve çam ağaçlarının altında bir yer vardı ama bu nokta oldukça serindi, 20 metre ileride dağın yamacının daha sıcak olacağını tahmin edip o kısma doğru gittiğimde iki nokta arasında neredeyse 3-4 derece sıcaklık farkı olduğunu farkettik.



Kamp yaptığımız nispeten daha sıcak alan İlk iş olarak üzerimizdeki terli elbiselerden kurtulup kuru ve akşam soğuğu için uygun elbiselerimizi giydik. Daha sonradan ben ilk defa kullanma fırsatı bulduğum Nurgaz Troya kamp ocağında kahve suyunu ısıtmaya başlayıp çantalardaki erzaklarımızı çıkartırken Onur da kamp ateşimizi yaktı.

Kahve için suyumuz kaynıyor Kısa bir kahve molası verdikten sonra atıştırmalık olarak yumurta haşlayıp acıkan karınlarımızı yatıştırdık, ilerleyen saatlerde karnımızı doyurup çay keyfimizi de yaptıktan sonra 22:30 da uyumak için çadıra girdik.



Çadıra girdik girmesine de bir problemimiz vardı, gece karanlıkta çadırı kurduğum için zemin düz gözükmesine rağmen çok hafif bir eğim varmış. Sağ tarafımıza doğru yatıp uykuya daldığımızda vücut kendisini serbest bırakınca hafif bir yuvarlanma ve düşme hissi oluyordu ve uykudan uyanmamıza neden oluyordu, mecburen ya solumuz da ya da biraz rahatsızlık verse de sırt üstü yatmak zorunda kaldık.

Uyku tulumuna şort kalın üst ve çoraplarla girmiştim, gece sıcak oldu ve üzerimdekini çıkartıp şort ve tshirtle uyumaya devam ettim, gece yine uyanıp çoraplarımı da çıkarttım. Uyku tulumunun üst kısmının fermuarını da kapatmamıştım hatta zaman zaman kollarım da uyku tulumunun dışarısındaydı. Uyku tulumunu ilk defa kullanıyordum ve beklediğimden daha iyi çıktı diyebilirim. Sabah 5 gibi hava sıcaklığı oldukça düştü, çadırın içerisindeki sıcaklık 6 dereceyi gösteriyordu, ben de ufaktan üşüdüm, kollarımı uyku tulumun içerisine alıp fermuarını ve iplerini de iyice sıkıştırıp tam mumya tipine geçince yine üşümeden uykuya daldım.
Onur`a da battaniyeyi yazlık uyku tulumun içerisine yerleştirerek üşümeden uyumasını sağladık.

Sabah her zaman ki gibi Onur benden önce uyanıp ateşi yakmıştı :) ben uyandığımda saat 07:30 u gösteriyordu.




Sabah kahvaltımızı yapıp çayımızı da içtikten sonra akşam gezemediğimiz gölü gezdik. Manzara ve çevre çok güzeldi bol bol fotoğraf çekip dönüş yoluna geçtik.







Dönüş yolunda dün akşam saatlerinde çıktığımız toprak yolu çıkarken den daha sıkıntılı bir şekilde indik :) fren yapmaktan elime koluma ağrılar girdi, yol gidonu kullanmanın en kötü kısmı bu tarz yollarda bol frenli inişlerde gösteriyor kendisini. Uzun süre fren yapmaya müsait olmayan fren kolları bir müddet sonra ellerde, bileklerde ve kollarda ağrı yapmaya başlıyor.






Toprak yoldan çıkıp Bursa-Eskişehir yoluna çıktıktan sonrsa Bozüyük`e 5km kala Öner Petrolde mola verdik, kendimize kahve yapıp büsküvilerimizi atıştırdıktan sonra tam yola çıkmak üzereyken yağmur yağmaya başladı. Öner Petrol`e sığındığımız sırada sonradan öğrendiğimiz üzere Öner Petrol`ül sahibi Hacı Osman amca yanımıza gelip bizimle bisiklet üzerine sohbete başladı. Kendisi de gençliğinde bisiklet olsun motosiklet olsun bol bol kullanmış ve şehirler arası da yolculuk yapmış. "Bir sürü araba sürdüm şu bisikletin zevki hiç birisinde yok" demesiyle gönlümüzü fethetti.

Yağmurda sığındığımız Öner Petrol`ün sahibi Hacı Osman amca, bol bol çay ikram etti bize. Bursa`dan Eskişehir`e gelirken Bozüyük`e 5km kala Öner Petrol var, yolunuz düşerse uğramadan geçmeyin.

Öner Petrol`ün sahibi Hacı Osman amca ile hatıra fotoğrafımız Dönüş yolunda yağmur yemesek bile gittiğimiz yollar hep ıslaktı ve tempomuz çok düşüktü, 10-15km arası hızlarda ilerlemekten resmen yolda sıkıldık :)

Toplam km: 197,82
Bisiklet üzerinde geçirilen zaman: 11s 36dk
Ortalama Hız: 17,04

 2013 yılının ilk kamplı turunu başlangıcı aksilikle sonu da yağmurdan dolayı sıkıntılı olsa da tamamlamış olduk.

Geçtiğimiz hafta sonu yaptığımız geziyi yayınlamak anca bugüne nasip oldu, üzerinden zaman geçince de bazı detayları unutmuştum, bu detayları aban hatırlatan Salih Uça.. pardon :) Onur Şenel`e güçlü hafızasından dolayı teşekkürler.

Hiç yorum yok:

Yorum yaparak katkıda bulunabilir ve yazının daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsin.

Blogger tarafından desteklenmektedir.