Ads Top

Hz Hızır ve Hz Davut'un Yolculuğu

Hz Hızır ve Hz Davut'un Yolculuğu
Eskiden beri bildiğim ve içerisinde bir çok kıssanın bulunduğu Hz Hızır ve Davut'un yolculuğu...

Firavun Kızıldeniz’de boğulduktan sonra Hz Musa, kavmine vaazlar vermekteydi. 
Musa'nın kavmi, onun ilmine ve vaazlarının derinliğine hayran kaldı ve içlerinden birisi “Ey Allâh’ın peygamberi! Şu yeryüzünde Sen’den daha âlim bir kimse var mı?” dedi. Hz. Musa: “Ben böyle bir kimse bilmiyorum! Yok!” dedi. 
O esnada kendisine vahiy gelerek: “İki denizin birleştiği yerde bir kulum var ki, ona has bir ilim vermişimdir. Ümmetinin seçkinlerinden biri ile ona git!” dendi. 
Kendisine işaret edilen zat, Hızır’dı. 
Allah Davut'a o kişiyi nasıl bulacağını tarif etti;
"Zenbiline tuzlanmış ölü bir balık koymasını, bu balığın canlanıp denize atladığı, iki denizin birleştiği yerde Hızır’ı bulacağını bildirdi." ve Davut kavminden birisini yanına alarak yola çıkar.

Musa ve yanındaki karınları acıktığında azıklarını geçtikleri yerde unuttuklarını fark ettiler ve geriye döndüler. Azıklarını unuttular yer iki denizin birleştiği yerdi ve oraya vardıklarında Hızır'ı bir kayanın üstünde otururken gördüler ve ben Musa'yım dedi. Hızır da "Demek İsrail peygamberi olan Musa sensin" dedi.

Hz. Musa: “Bana Allah tarafından bildirilen, insanların en âlimi sen misin?” diye sordu. 
Hızır: “Ya Musa! Allah bana bir ilim vermiştir, o sende yoktur. Sana da bir ilim vermiştir, o da bende yoktur.” dedi. 

Musa, Hızır'dan ilmini görmek ve tecrübe etmek istediğini belirtti. 
Hz. Musa O’na:”Allah’ın sana öğrettiği ilim ve hikmetten bana da öğretmen için sana tabi olabilir miyim?” dedi.  
Hızır dedi ki: “Doğrusu sen, benimle beraberliğe sabredemezsin. (İç yüzünü) kavrayamadığın bir bilgiye nasıl sabredersin?”  
Bu sözlerle Hızır (as), Hz. Musa’nın ilim durumu hakkında ilk keşfi yapmış, O’na kendini anlatmış oluyordu ki, bu tespit sonunda gerçekleşecekti. 
Hz.Musa’nın alacağı hisse, kendi yerini bilmek ve bir sabır dersi almaktı. 
Yani Hz. Musa’ya: “Benimle beraberliğe sabretmek, senin elinden gelmez. Sen bu hususta mazursun. Çünkü bu ilmin kemali, henüz Sana verilmemiştir” demekteydi. 

Musa, “İnşallah, beni sabredenlerden bulacaksın. Senin emrine de karşı gelmem!”dedi. 
Hızır: “Eğer bana uyacak isen, ben sana sırrımı açmadıkça, hiç bir şey hakkında bana soru sorma! 
Yani tartışma şöyle dursun; sorup anlamak için bile sorma!” dedi. Ve o meşhur yolculuğa çıktılar.

Kur’ân-ı Kerim ayetlerinde bu hikmet ve ibret dolu yolculuk şu şekilde anlatılır: “Bunun üzerine yürüdüler. Nihayet gemiye bindikleri zaman O (Hızır), gemiyi deldi. 
Hz.Musa: “Halkını boğmak için mi onu deldin? Gerçekten Sen (ziyanı) büyük bir iş yaptın!” dedi. Hızır (as) : Ben sana, benimle beraberliğe sabredemezsin, demedim mi?”dedi. 

Hz. Musa ile Hızır yine devam ettiler. Nihayet bir erkek çocuğa rastladıklarında Hızır (as) hemen onu öldürdü.
Musa dedik ki: “Bir cana karşılık olmaksızın masum bir cana nasıl kıyarsın?! Gerçekten sen fena bir şey yaptın!” 
Hızır (as): Ben sana, benimle beraber (olacaklara) sabredemezsin, demedim mi?” dedi. 
Hazret-i Musa: “Eğer, bundan sonra sana bir şey sorarsam, artık bana arkadaşlık etme! Hakikaten benim tarafımdan (ileri sürülebilecek) mazeretin sonuna ulaştın!” dedi.  
Bu sözü ile Musa, artık özür dileyecek hâli kalmadığını anlatmak istemişti. 
Yine yolculuklarına devam ettiler. 

Nihayet bir köy halkına varıp onlardan yiyecek istediler. Ancak köy halkı onları misafir etmekten kaçındı. Derken orada yıkılmak üzere bulunan bir duvarla karşılaştılar.  
Hızır hemen onu doğrulttu. 
Hazret-i Musa: “Dileseydin, elbet buna karşı bir ücret alabilirdin!” dedi.

Hızır şöyle dedi: “İşte bu, benimle senin aramızın ayrılmasıdır. Şimdi sana, sabredemediğin şeylerin iç yüzünü haber vereceğim!” dedi.
“Gemi var ya, o, denizde çalışan yoksul kimselerin idi. Onu kusurlu hâle getirmek istedim.(Çünkü) onların arkasında, her (sağlam) gemiyi gasp etmekte olan bir kral vardı. 

Erkek çocuğa gelince, onun ebeveyni mümin kimselerdi. Bunun için (çocuğun) onları azgınlık ve nankörlüğe boğmasından korktuk. Böylece istedik ki, Rableri onun yerine kendilerine, ondan daha temiz ve daha merhametlisini versin!”  

Duvara gelince; "Duvar ise, şehirde iki öksüz çocuğundu, altında onlara ait bir define vardı; babaları salih biriydi. Rabbin diledi ki, onlar erginlik çağına erişsinler ve kendi hazineleri çıkarsınlar; (bu,) Rabbinden bir rahmettir. Bunları ben, kendi işim (özel görüşüm) olarak yapmadım. İşte, senin sabır göstermeye güç yetiremediğin şeylerin yorumu." budur dedi.

Musa ve Hızır'ın yolculuğu 18 gün sürmüştür.
Musa, peygamber olmasına ve bir çok ilime ve hikmete sahip olmasına rağmen ondan daha farklı ilme ve hikmete sahip olan Hızır'ın yaptıklarına anlam verememiş, doğal olarak da sonuçlarını kavrayamamış, acelelik ederek Hızır'ın ilmine vakıf olamadan bu yolculuğun erkenden sonlanmasına neden olmuştur.

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.