Ads Top

Harmankaya Kanyonu Kamplı Bisiklet Turu Bölüm-2

Onur ne kadar yorgan yastık varsa üzerine almış, garibim Burak`da evden getirdiği masa örtüsü kıvamında ince polar battaniyeye sarılıp ısınmaya çalışırken uyandırdık sabah :) Ömer ve ben de çadırın içerisinde tulumlarda uyuduk, bir nebze de olsa kampçılığımızı yerine getirdik. Ömer ve benim beklediğimiz olay gerçekleşmedi.
Artık yola koyulma vakti...
Hepimizin gözüne çarpan bir olay da Onur`un yorgan olayını abarttığını gözlemlememiz. Sabah belim ağrıyor diye odadan çıkan Onur`un bu ağrısının üzerine aldığı 2 tane yorganın ağırlığından dolayı olduğunu düşündük :)
Günün en güzel karesi Sabah herkes bir taraf dağıldı, Ömer telefonun çektiği bir alana gidip telefon görüşmesi yapmaya çalışıyordu, görüşme diyorum ama bildiğin online oyun oynamaya çalışıyordu. Onur Ömer`in yanına giderken Burak kahvaltılık bir şeyler hazırlamaya çalışırken ben de çayı ısıtmak için ocak düzeneğini kurdum.

Sabah sessizliğinde doğayı seyretmek ayrı bir güzellik, turlarda en çok hoşuma giden kısmı da bu, sabah doğanın uyanışı ve kuş sesleri, şehirlerde kolay kolay göremeyeceğimiz manzaralardan.


Ben etrafı gözlemlerken Burak bir kaç fotoğrafımı çekti. Geceden kalan 3 tane torpilimiz vardı, Ömer, Onur ve ben Burak`tan bu torpillerin intikamını almak için küçük bir plan yaptık. Lakin Ömer ve Onur telefonla görüşmek için kulübeden uzaklaşınca askeri strateji bilgisini konuşturan Burak`ın planları kafama yattı ve torpillerin iki tanesini Ömer ve Onura doğru salladık, Burakla yaptığım ittifakı gören arkadaşlar bana saydırdılar biraz :) son torpili de cebime koyup kulübeye ilk kim girerse torpili yakıp kulübeye atıp kapıyı da dışarıdan tutmak için plan yaptım, bu sefer kimseyle saf tutmadım :)

Bisikletler güne hazır
İnsan gören ilk uzaylı :) Biz tam kahvaltı hazırlığı yaparken Hakkı amca ve eşi geldiler, kahvaltılık olsun, ekmek olsun bize bir şeyler getirdiler. Çaylarımız demlendi, ateşin üzerinde de yumurtamızı pişirdik. İlk önce Onur yumurta yemem demesi üzerine Burak 6 tane kıralım dedi sonra 7`ye çıkarttı, benim ısrarlarımla 9 tane kırdı. İlk tabağı yedik ve pek doymadık :) kalan 6 yumurtayı da pişirdik ve fotoğraf almak aklımıza geldi. Katık az olunca yumurta çok gitti.

Sabah kahvaltımızın ana katığı Kahvaltıdan kalktıktan sonra çantalarımızı toparlayıp kulübede bıraktık, Kanyona gidilen yol hem toprak yol hem de tek gidiş, mecbur geri döneceğimiz için yüklerimizi bırakmak en mantıklısı olacaktı.

Kulübemizin manzarası
Kanyon yolundayız
Ömer`den Makro çalışma :)








Kanyona yaklaştıkça akan sudan gelen uğultu sesi ve arazinin yapısı bizi kendine aşık etti, deliler gibi fotoğraflarımızı çekiyorduk, yayımladıklarımızın haricinde 2-3 katı yayımlamadığımız fotoğrafımız mevcut. İki vadi arasından akan derenin suyu gri-yeşil bir renkteydi.Suya inmek çok zor hatta inilecek patika yol bile yoktu, insan eli değmemiş tamamen doğal yapısında bir vadi Harmankaya Kanyonu



Derenin akıp Sakarya nehrine doğru yol aldığı vadi













Onur ve ben yüzmeye karar verdik, ilk dalış benden geldi, su buz gibiydi ama doğrusu buna değdi. Peşimden de Onur geldi
Kanyonun ağız kısmı birazdan oraya ineceğiz.. Kanyon yukarıda Karahasanlar köyüne yakın bir yerde başlıyor ve bitiş noktası tam burası. Yaklaşık 4km uzunluğa sahip, içerisinde irili ufaklı şelaleler mevcut. Biz dağcı olmadığımız için içerisine giremiyoruz maalesef.


Ömer`den çılgın bir poz :)

Legendary :) Buradan içeri doğru biraz gidelim dedik ama su çok güçlü akıyordu ve 1-2 adım sonrası muhtemelen 1,5 metreden fazla derinliğe sahipti, ayrıca su da çok soğuk olduğu için daha fazla gitmenin bir anlamı yok diyerek bu alanda biraz durup fotoğraf çekindik.





Onur ayakkabısını çıkarmaya üşeniyor Burak fedakarlık yapıp sırtında taşıyor Ömer de bu fırsattan istifade ıslatma çabalarına girişiyor. Ben de olası bir  suya yuvarlanma durumu  için elimde kamera çekim yapıyorum. Fotoğraflar diğer kameradan :) Ömer ve benim beklediğimiz olay gerçekleşmedi. Artık yola koyulma vakti. Kanyondan ayrılıp çantalarımızı almak ve vedalaşmak için tekrar kulübenin yolunu tutuyoruz. Eşyalarımızı bisikletlerimize yükleyip yola çıkmaya hazırlandıktan sonra hatıra amaçlı fotoğraf çekiliyoruz.

Harmanköy Hatırası Dönüş yoluna geçtik ama yol bildiğin %10 dan fazla eğime sahip, yol da oldukça bozuk, sabah sabah bana bu kadarı fazla deyip bisikleti itekleyerek ilerliyorum bir süreliğine.

Harmanköy Tabelasında son karemizi alıp yola çıkıyoruz.


Harmanköy`den çıkarken 5km boyunca 250 metre kadar tırmanış var, buna kanyondan köye kadar olan toprak yolu da eklersek tahminimce 400-450 metre kadar tırmanış gerçekleştiriyoruz, Burak`ın saatinde değerler mevcuttu ama şuan hatırlayamıyorum tam değerleri.

Bu tırmanıştan sonra Akköy`den 1km kadar önce inişe başlıyoruz ve 7-8 dk boyunca iniş gerçekleştiriyoruz, dün akşam ne kadar da çok yokuş çıktığımızı bu inişi gerçekleştirirken daha iyi anlıyorum.

Daha sonra Mihalgazi yoluna giriyoruz ve Karaoğlan köyüne kadar devam ediyoruz, Karaoğlan köyünde dondurma ve çikolata takviyesi yapmak için mola veriyoruz, köy kahvesinde de çaylarımızı içiyoruz, sohbet ettiğimiz amcalar çaylarımızı ısmarlıyorlar :) yöre halkının misafirperverliği burada da devam ediyor, teşekkür edip Alpagut`a devam ediyoruz. Alpagut köyünden itibaren 17km boyunca tırmanış gerçekleştiriyoruz, yaklaşık 1000 metrelik bir tırmanış oluyor, molalar dahil 2 saat 47dk sürdü ve kendi adıma oldukça yorucu bir tırmanış oldu.

Alpaguttan tırmanışımız başladı.




En uzakta gözüken dağın yamacından geldik, manzara ve yaşattığı duygu muazzam. Harmankaya Kanyonu bilenler için kendisini belli ediyor uzaklardan.


Son molamız ve son fotoğraf karemiz bu oluyor. Zirveye vardığımızda hava kararmak üzereydi, ön farımı bulamadığım için hava iyice kararmadan inişi gerçekleştirmek istedim ve önden ben indim, artık nasıl bir iniş yaptıysam aşağıya indiğimde max hızımı kontrol ettiğimde 84km/s hız gösteriyordu ki gördüğümde gerçekten korktum, bir daha bu kadar hız yapmayacağıma kendi kendime söz verdim, düzlüğe vardığımda peşimden Onur geldi ve beni geçip devam etti.

İniş biraz sıkıntılı oldu bizim için, birbirimizden uzaklaşınca iletişimsiz kaldık, Onur`un bisikletinden tshirtü düşmüş, arabanın birisi de bunu görmüş ve en arkadan gelen Burak`a söylemiş, Burak beni aradı benden bir şey düşmediğini söyledim, daha sonra Burak`ın fotoğraf makinasının çantasını Onur`un bisikletine koydukları için foto. makinasının düştüğünü sanıyor, Onur`u arıyor ama ulaşamıyor, Ömer`in cep telefonun şarjı bittiği için kimse Ömer`e ulaşamadı, Ömer de inişte bir araçla problem yaşamış, o yüzden biraz gecikmeli indi, ben Ömer`i aşağıda beklerken Onur`a ulaştım, tshirtün düştüğünü anladıktan sonra Burak`ı aradım, bu arada Ömer geldi, sonra Onur geri döndü hep beraber Burak`ı bekledik, Burak da gelince birbirimize biraz söylendik :) bir daha özellikle karanlıkta birbirimizden bu kadar kopmamaya karar verdik.

Aslında giderken Burak ve Onur ben ve Ömer`den inişte oldukça kopmuştu ama böyle stres yaşamamıştık. Bu da bize ayrı bir tecrübe oldu.

Kazasız belasız güzel, eğlenceli ve efsanevi bir tur oldu bizim için, lastiğimizin bile patlamaması ayrı bir güzellik oldu.

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.